Psikoloji Nedir?
Psikoloji denilince aklınıza etrafta dolaşan zihinsel sorunlu, hatta deli dediğimiz yardım edilesi insanlar mı geliyor? Peki böyle bir önyargı ortada dururken psikolojik destek almanız gerekse bir psikoloğa başvurur musunuz? Psikoloğa gittiği için önyargıların hedefine oturmaktan çekinen ve bu destekten yüz çeviren pek çok insanın olmasının ortamı sorunlu insanlar topluluğuna çevirmesi ne kadar güzel olabilir?
Zannediyor musunuz ki psikologların tek hedef kitlesi zihinsel sorunlu insanlar? Hayır, hayır... Aslında psikoloji pek çok davranış çeşidini de kapsayan çeşitli konuları inceleyen bir bilim dalıdır. Psikoloji, zihinsel süreçlerin ve davranışların bilimsel olarak sistematik bir biçimde incelenmesidir. Psikoloji de diğer bilimsel dallarında olduğu gibi incelemelerini yaparken bazı hedefler doğrultusunda hareket eder.
Psikolojinin Hedefleri Nelerdir?
Psikolojinin sonuca ulaşmak için belirlediği 4 hedef var:
Tanımlamak: Psikolojide ilk hedef davranış şekillerini tanımlamaktır. Böylelikle kişilerin nasıl davrandığını da anlamaya başlarız.
Açıklamak: Psikolojinin ikinci hedefi davranışın sebebini açıklamaktır. Davranışın biyolojik mi, genetik mi yoksa çevresel faktörlerden mi kaynaklandığını belirleriz. Şunu da belirtmeliyim ki bir davranışı tek bir faktörle açıklamamız mümkün değildir. Örneğin; şizofreni doğuştan gelen bir beyin hastalığıdır. Bir kişi sonradan şizofreni hastalığına sahip olmaz, şizofreniye genetik bir yatkınlıkla doğar fakat hastalığın ne zaman ortaya çıkacağını çevresel koşullar belirler.
Önceden Kestirmek: Psikolojinin üçüncü hedefi ise bireylerin belli şartlar altında ne şekilde davranacağını kestirmektir. Eğer davranışlar önceden kestirilebilirse bu davranışların kontrol edilmesi de sağlanabilir. Örneğin; otizmli çocuklarla çalışan bir psikolog, otizm ile ilgili gerekli bilgiye sahip değilse, bu çocukların belli şartlar altında ne şekilde davranacaklarını kestirmek konusunda güçlük çekebilir. Oysaki ilk iki hedef sayesinde otizmli çocukların yabancı uyarıcılar karşısında kolayca şaşkına döndüklerini ve dikkatlerini toplamada zorluk yaşadığını bilen bir psikolog, bu çocukların okul ortamında öğrenme güçlüğü yaşayacaklarını kestirebilir, çünkü sınıfta çok fazla uyarıcı bulunur. İşte bu nedenle bir psikoloğun davranışı tanımlama ve açıklama kısımlarıyla ilgili gerekli donanıma sahip olması gerekir.
Kontrol: Psikolojinin dördüncü hedefi ise bireylerin davranışlarını kontrol etmelerini sağlamaktır. Psikologlar kişilere sorun yaşadıkları konularda başa çıkma yollarını öğreterek, bireylerin istenmeyen davranışlarını kontrol etmeyi öğrenmelerine yardımcı olurlar. Bu bölümle ilgili toplumda gördüğüm yanlış birtakım inanışlardan bahsetmeden geçemeyeceğim. Örneğin; öfke kontrolü ile ilgili sorun yaşayan bir kişi, terapiye başladığında bir daha hiç öfkelenmeyeceğini ve terapistin sorunları hemen çözeceğine inanır. Oysaki davranış değişikliği uzun bir süreç ister. Ayrıca öfke de diğer duygular gibi doğal bir duygudur ve hepimiz bu duyguyu yaşarız. Önemli olan bu duyguyla nasıl başa çıktığımızdır. Terapistin görevi, kişinin bir daha hiç öfkelenmemesini sağlamak değil, kişiye öfkesini nasıl kontrol edebileceğini öğretmektir. Toplumda karşılaştığım bir başka yanlış algı da psikologların insanların davranışlarını kontrol edebileceğine inanılmasıdır. Psikologlar insanların davranışlarını kontrol edemez, onları yönetemez ve zihinlerini okuyamaz. Bunlar için elimizde bir sihirli değnek olması gerekirdi ama ne yazıkki o da bizde yok.